7.6.13

AMELLER NİYETLERE GÖREDİR

بسم الله الرحمن الرحيم

 Mü’minlerin emiri Ömer bin Hattab radıyallahu anh’dan, dedi ki:

“Rasulullah’ı sallallahu aleyhi ve sellem’den işittim buyurduki:
“Ameller niyetlere göredir, herkese niyet ettiği vardır, kimin hicreti Allah ve Rasulüneyse, hicreti (gerçekten) Allah ve Rasulünedir, kiminde hicreti kazanmak istediği bir dünyalık veya nikahlanmak istediği bir kadın içinse hicretide (gerçekte) hicret ettiği şeyedir” (Buhari ve Müslim rivayet etti.)

   Nasıl Kur’an ayetlerinin inişine sebep olan birtakım olaylar ve sorular varsa ki, biz bunlara “sebeb-i nüzul” diyoruz, hadislerin de bir “sebeb-i vürudu” vardır.
İbn Hacer, “Fethu’l-Bari”de bu hadisin sebeb-i vürudu ile ilgili şöyle bir olay anlatır: Rasulüllah’ın Medine’ye hicret etmesi üzerine, Müslümanlar Mekke’yi terk ederler. Muhacirlerden bir hanım sahabiye olan Ümmü Kays da, Medine’ye hicret etmek ister. Bu arada bir sahabi Ümmü Kays’a evlenmek üzere talip olmuş, kadın da, “Benimle Medine’ye hicret edersen seninle orada evlenirim.” demiştir. Bu sahabe Medine’ye hicret etmeye gönlü olmadığı hâlde, sırf o kadınla evlenmek için Medine’ye hicret etmiş ve sonra da orada evlenmişlerdir. Sırf Ümmü Kays’la evlenmek için hicret eden bu şahsın niyeti, sahabe arasında bilindiği için bu kişiye; “Muhaciru Ümmi Kays” (Ümmü Kays’ın muhaciri) lakabı takılmıştır. (el-Askalanî, İbn Hacer, Fethu’l-Barî, Kahire, 1986, I, 24) Durum Hz. Peygambere ulaşınca Allah Resulu sallallahu aleyhi ve selleme ulaşınca bu hadisi söylemiştir.

   Demek ki, hicret için niyetin halis olması yani sadece Allah rızası için yapılması gerekir. Hem evlenmek gibi dünyevi bir maksat hem de hicret gibi bir niyet beraber olabilir. Ancak birinci ve esas niyetin ne olduğu önemlidir. Örneğin oruç tutup bununla hem ibadet ve hem de perhiz niyet edenin hâli de böyledir. Sırf perhiz için tutulan orucun sevabı yoksa da, her ikisine niyet edene, niyetinin derecesine göre bir sevap vardır. İşte bütün ameller böyledir, niyetimizde Allah rızası galip olursa sevap alırız, değilse hiçbir sevap alamayız.

“Ameller niyetlere göredir” sözleri bir sınırlamayı, yani amellerin sadece niyetlere göre değer kazanacağını gösterir.

   Bu sözün sadece şer’i amellerde geçerli olduğunu söyleyen alimler olsada, alimlerin çoğunluğuna göre hadisde geçen bu kaide bütün ameller için söz konusudur. Hiçbir amel bu kaidenin dışında kalmaz. “Ameller niyetlerine göre gerçekleşir veya niyetlere göre neticelenir” ifadesi insanın kendi iradesiyle seçip yapığı bütün ameller için geçerlidir. Kişinin kendi iradesi ile yaptığı ameller, onu hangi maksatla yaptığına göre değer kazanır. Kişi yaptığı niyete göre amelinden sevap veya günah kazanır.

Niyet sözlükte kasd ve iradenin bir çeşididir. Alimlere göre niyet iki manada kullanılır:

Birincisi mana: İbadetleri birbirinden ayırt etmek manasındadır, mesela öğle namazını ikinci namazından ayırt etmek gibi, ramazan orucunu diğer oruçlardan ayırmak gibi. Cünüblükten dolayı yıkanmayı, serinlemek ve temizlenmek vb. gayesiyle yıkanmaktan ayırt etmek gibi. Bu niyet şekli fıkıh kitaplarında çokça bulunur.

İkinci mana: Kastedilen ameli ayırt etmek, (Kim için yapıldığını) amelle kasdolunan sadece şeriki olmayan Allah’mıdır, yoksa hem Allah hemde başkasımıdır?

Konu ile ilgili bazı ayetler şöyledir:

“Kim âhiret sevabını isterse, onun sevabını arttırırız. Kim de dünya lezzetlerini İsterse ona da ondan veririz. Onun artık âhiretten hiçbir nasibi yoktur.” (Şura suresi, ayet: 20)

"Kim çabucak gelip geçen dünyayı dilerse, biz de orada ona dilediğimiz şeyi dilediğimiz kimse için vermekte acele ederiz; sonra da ona cehennemi hazırlarız. Yerilmiş ve kavulmuş olarak oraya girer. Her kim de mü'min olarak âhireti ister ve çalışmasını oraya uygun bir şekilde yaparsa, işte böylelerinin çalışmaları (Allah katında) mükafatlandırmaya değer bulunur." (İsra suresi, ayet: 18-19)

"Sadaka olarak sarf ettiğiniz her şey, sizin kendiniz içindir. Zaten siz, yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için sarf edersiniz Sadaka olarak her ne sarf etmişseniz, haksızlığa uğratılmaksızın aynen size verilecektir." (Bakara suresi, ayet: 272)

"Bir    sadakayı,    yahut    bir    iyiliği,    yahut ta    insanlar   arasını    düzeltmeyi emredenlerin ki dışında, gizli gizli konuşup fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur. Her kim bunu sırf Allah'ın rızasını kazanmak maksadıyla yaparsa, ona büyük mükâfat vereceğiz." (Nisa suresi, ayet:114)

   Ayetlerde görüldüğü gibi kardeşlerim kişi yapmış olduğu şey ne olursa olsun o ameli yaparken ki niyetine göre mutlaka karşılığında ya bir sevap, ya bir günah kazanır.  Bu yaptığı iş bir fısıldaşma dahi olsa böyledir. İyilik için, iyilik niyetiyle yapılmadığında insana sevap, kötülük niyeti ile kötü bir şey için yapıldığında ise kişiye günah kazandırır. 

   Niyet amellerimize ruh katan en büyük etkendir. Bir dahaki yazıda da bu konuyu daha da açıklar nitelikde hadisleri aktaralım inşaAllah. Hepiniz Allah’a emanet olun.



2 yorum:

  1. Ne kadar onemlı bır konu daha.. ben zun zamandır sozle su namazımı kılmaya dıye nıyet etmıyorum cunku kalben ben oglen namazımı kılacagım dıyerek ıbadetye baslamısımıdr zaten.bunu yakın tanıdıgımdan ogrenmıstım.ıllakı sozle nıyet gerekmez dıyerekten. ALLAHım kalbımızden helal olan guzel nıyetler gecırmemıze ızın versın sadece. amın. selamun aleykum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. MaşaAllah Fatıma kardeşim çok doğru bir davranışda bulunuyorsun. Niyet kalbin görevidir ve bu görev kalple yerine getirilmelidir. Bu konu ile alakalı bir yazı düşünüyorum inşaAllah en yakın zamanda.

      Sil